11 Haziran 2012 Pazartesi

Psikiyatr Dr. Fatih Altaylı

Çok güldüm bugünkü köşe yazısına.

Hala da gülüyorum hatta.

Tıp doktoru olmadan teşhis koymak.

İşte bütün mesele bu.

Kendinize ne teşhis koydunuz Sayın Altaylı?

Bunca faili meçhul cinayetin işlendiği bir ülkede, her şey olağan demek bir tür hezeyan değil mi?

Gerçeklikle hayalin, birbirine karıştığının göstergesi değil mi?

Toplum üzerine uygulananların neredeyse %99' u komplo iken, teorisyenlerinin varlığını sorgulamak...

Artık A'dan başlayıp, Z'ye kadar sadece alfabeyi yazsanız da, gideri olan bir zeminde yaşıyoruz nasıl olsa.

Terör, siyaset, ekonomi derken, her yıl ölen yüzlerce insanın hesabını böyle mi soracaksınız, Türkiye'nin en çok takip edilen haber grubunun başındaki isim olarak?

Takke düşüyor kel görünüyor tabii.

Ah doğru ya nasıl unuttum, ateş düştüğü yeri yakıyordu değil mi?

Bu kadar rastlantısalsa ateş düşümü, yine de insan nasıl bu kadar rahat olur ki?

18 yıllık Scotch iş görür mü?


Nurettin Yılmaz Koçak 




9 Haziran 2012 Cumartesi

Benim de Bir Hayalim Var


Fatih Altaylı geçen gün bir yazı kaleme almış, "Bu Hayalim Çok mu Zor" adında...

Ben de kendisine yorum olarak; " Hayaliniz bir çocuk için mantıklı ama şimdi için tuhaf. Kökende zaten dostlar; düşmanı oynuyorlar. Zaten herkes bir şeyler oynamıyor mu?" yazmıştım.

Cevaben de bu yazıyı yazıyorum.

Evet hayaliniz, aslında çok yabancı bir kavram değil. Dünya barışını haykırıyorsunuz.

Ülkemizdeki sahne aktörlerinin, aralarında iyi bir dostluk olsaydı, geçmiş kaoslar yaşanmazdı diyorsunuz.

John Lennon sevdiğiniz belli.

Ki ben de severim.

Bu hayal aslında son derece uygulanabilir olmasına rağmen, "olayları hep olduğundan farklı manüple eden, manüplasyon kesmezse dikte eden, dikte de kesmezse doğrudan yok edenler" sayesinde, kolaylığı oranında da uzak...

Benim de bir hayalim var Sayın Altaylı.

Mesela çok yakın bir tarihe kadar, Euro diye bir şey yoktu. Bize sabit üstünlüğü olan birinci olarak Sterlin ikinci olarak Dolar'dı.

Mental olarak zaten sabit bir birlik anlayışı var ortada. Azıcık tarih bilgisi olan, "Haçlı Orduları" kavramını hatırlar...

Şimdiki "birlik" sadece ve sadece sömürge ülkeler üzerinde daha yüksek ve kazançlı bir kontrol sağlayabilmek, en başta Türkiye'ye "müttefik" Almanya'nın Mark'ını minimum 2 katına arttırmak maksatlı start aldı ve acımasızca devam ediyor.

Durumu tamamen tersten ele aldığımızda, bize nasıl davranırlardı sizce?...

Geleyim hayalime, büyük oranda bir Asya ülkesi olarak, bir Asya birliği kurulmasını hayal ediyorum.

Güç hırsına bürünmüş, doymak bilmeyen Batı ve "Uzak Batı"nın hışmına uğramış tüm Asya ve Afrika ülkelerinin birleştiğini, 'Afya' isminde yeni bir para birimine geçtiklerini, tabii öncelikli olarak, ülke yönetimlerinde ve medyasında, bizdenmiş gibi görünenlerin ayıklandığını, gerçek bir seçim ve güven ortamı oluşana kadar, yönetimin sadece aşina yöneticiler kanalıyla, iller bazına indirgendiğini ve halk tarafından her an denetlenebildiğini, öz ve tabii kaynakların, yalnızca birlik ülkeleri lehine kullanılabildiğini, beyin göçünün önlendiğini falan hayal ediyorum.

Aman sakın çıkıp da D-8 falan demeyin.

Bizden diyorum.

Bizden olabilecekleri bastırmak için, bizdenmiş gibi görünenlerin yaptıklarını değil...

Ne zaman adam oluruz?

İki yüzlü olmadığımız zaman...


Nurettin Yılmaz Koçak