9 Nisan 2013 Salı

Türk Kürt Mes'elesi

Sunulan Türk- Kürt mes'elesi ya.

Geçiyor olan yasa paketleri kimleri ilgilendiriyor diye bir sormak lazım. Cevabı epey uzun sürecek türden bir soru bu.

Bugün parti dediğimiz oluşumlar bile, kendi içlerinde birden fazla parçalara bölünmüş vaziyette. Misal Akp, 300'ün üzerinde vekile sahip. Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, birkaç bakan ve milletvekili dışında, yüksek cüsseli bir hayaletler ordusu. İçerisinde ağırlıklı olarak eski Anap, Dsp, Shp, Sp gibi partilerin eski mensupları söz sahibi. Yani aslında ağır sentez bir çakma ideoloji. Yarın bir gün fatura kesileceği zaman, zaten tüzüklerinde de garanti altına alındığı gibi ( toplam 3 dönem milletvekili olabilirlik) tek bir muhatap bulunamayacak türden bir oluşum.

Chp'yi ele alırsak,  bir türlü başa getiremedikleri Sarıgül ve diğer birkaç oluşumla, o da en az 5 parça.

Mhp zaten son kurultayda, alenen bölündü; Bahçeli, seçilmesinin hemen ardından, Koray Aydın cephesi başta olmak üzere, kendisini seçmeyenlere tekmeyi koydu ve O da kendi içinde en az 3 parçaya bölündü.

Bunlar potadaki partiler. Şimdi gelelim sisteme. Çok partili rejime geçildikten sonraki, 2013 sayımlarında "sağdan say" dediğimizde, karşımıza tam 73 aktif siyasi parti çıkıyor.

Haliyle hiç birleşilmediği, zaten hep "bölünük" olunduğu, Mihail Gorbaçov'un kelindeki, büyük ben gibi ortada.

Bu kısmı zaten hepsi Akp, zaten hepsi 1 Dollar diyerek şimdilik kapatalım.

Gelelim halk cephesine. Çocukluğu ve gençliği Kadıköy'de geçmiş bir birey olarak, yaşadığım ortamda tandığım Yahudi terzisinden tutun, Ermeni iğneci teyzesine, Laz bakkalından tutun, Kürt yufkacısına, Çerkez manavından tutun, Azeri nalburcusuna kadar, aralarında mutlaka saymayı unutuyor olduğum unsurlarıyla büyüdüm, büyüdük.

Ciddi fark tam bu noktada meydana geliyor. Siyasi oluşumları, kendi içlerinde ve toplamda (73 adet olmaları) bölünük olmak ile tanımlayabilirken, halk; bu siyasi partilerin kışkırtmaları ve yönlendirmeleri olmadığı taktirde, hiçbir zaman bölünük değil, hep beraber yaşadılar. 

Bu yaşayış da yine Osmanlı dönemine dayanır. Ama Osmanlı dönemi deyince, Muhteşem Yüzyıl gelmesin akıllara. Malum orada Yahudi tüccardan borç alan bir Osmanlı var. 

Şimdilerde taklit ediliyor Osmanlıcılık da gelmesin akıllara. Zaten Osmanlı değil, Washingtonlu demek daha doğru olur. 

Cumhuriyet'in kuruluşu ile de bu çok renklilik, aynı ile devam etti. Ancak:

Burada çok net bir ayrım yapmak gerekiyor. Çok partili döneme geçişin ardından, özellikle son 30 yıl ele alınırsa, sadece yaşamaya, hayatını idame ettirmeye, çocuklarına iyi bir gelecek hazırlamaya çalışan halk ile bu halkın haklarını, sadece kendi ailesi içinde kurduğu komün bir sistemle, dışarıya kız bile alıp vermeden (sermaye dışarı çıkmasın), milyonlarca insanın yaşam kalitesini gasp eden kitleler de, aynı partilerin mantarsal çoğalışları gibi çoğaldı. 

Üstte saydığım renkleriyle yaşamaya devam eden halk, özellikle son 30 yıldır, sayıları 1 milyonu bile geçmeyecek bu partizan kitleler tarafından acımasızca sömürülüyor. 

Bugün medyaya, büyük şirketlerin yönetim kadrolarına, belediyelere, inşaat ve ihale piyasasına, gıda piyasasına, kısaca insanların yaşamlarında bir şekilde yüz yüze geldikleri her konuya, iliklerine kadar hakim olma çabası içindeydiler, hatta bana göre hep hakimlerdi. 

Pasta o kadar tatlı ve dayanılmaz geldi ki, bugün hak talep edenler de kendi içlerinde bolcalar. Yani bir anlamda onlar da bölünükler. Ama bu bölünüklük, onların gelirlerini hiçbir şekilde etkilemiyor.

Pastadan daha çok dilim isteyen var ise, pastanın fiyatı arttırılmak suretiyle, onlar oturdukları yerden, ve kele sürülecek kapasiteleri olmamasına rağmen, milyonlarca insanın yaşam kalitelerini, gelecek planlarını, bugünlerini, salya sümük akıtarak, mağara göbeklerine indiriyorlar.

73 tane siyasi parti dile kolay. Bir ülkenin yönetilmesi için 73 tane siyasi parti seferber oluyorsa burada bir sorun vardır arkadaş. 

Ve malesef bu sorun, yine Amerika'nın ürünü olan Facebook üzerinden, isimlerin başına TC koymak suretiyle çözülemez. Keşke çözülseydi. 

Kişisel olarak sosyal medyayı incelediğimde, tüm bu olup bitenleri hiç sallamayan bir kitle de var. Sanırım onlar da ekmek yerine pasta yiyenlerden. Hatta içlerinde, "bu kaostan bizim düzenimiz etkilenir mi" diye korkanlar yoksa İngiliz olayım. 

Daha paket çıkmadan, ortada ciddi bir mes'ele yokken, benzin daha 1 Dolar bile değilken, yine halkın hakkına tecavüz ortamı vardı. Şimdi benzin 4,76.

Şimdiki tabloyu açıklamak için en uygun kelime olarak "orgy"yi görüyorum. Sanırım yıllarca Nuri Alço ve Tecavüzcü Coşkun'u bu nedenle izlettiler millete. Tecavüze alışık olmanın telkinlkeri verildi belli ki. 

Ayaklanmak çözüm olmayacak, bu ortada. Zaten ayaklanabilecek bir kitle de yok ortada. 

Ancak tüm bunlar olagelirken, 2015 seçimlerinde, gidip 73 tane partiden birinin bu tabloyu değiştirebileceğine inanan mentalitenin, başına değil, Tc'yi neresine koyarsan koy, cacık olmaz hacı...


Nurettin Yılmaz Koçak