Birileri
yine siyaset salatası yapıyor. Ve yine bir tür kazanım peşinde.
Bu
tartışmalar olurken, bir şeyi kanıksıyoruz; 'cemaat bir devletle
hükûmetle pazarlık ediyor' yani bir devlet kadar, hükûmet kadar
kudretli. Gerçek ahvalinin ne olduğu bittabi meçhul olan bir oluşumun
yerlere göklere sığdırılamaması, aslında bir hiç olan bir şeyi, göklere
çıkarmaya yetecek nitelikte reklam anlamına gelir.
Öte
yandan aynısı Akp hükûmeti için de geçerli. Başından beri ekleme, derme
çatma bir yapı olduğu bilenen Akp'nin, yine 'kendi' yerlere göklere
sığdıramamalarından kaynaklanan 'zor indirilişi'ni, blok kopmalar ve
istifalarla sağlayacak olmanın rahatlığı, 'e hadi indirdik' diyelim,
yerine koyacak bir konjonktür olmayışı ile, 'en azından kudrete kudret
katar' zavallı bakışının tezahürü.
Ezcümle bir piyes ki izlemekten
sindirim sisteminiz kilitlenir, migren ağrılarına gark olursunuz. Anap
geçmişte neydi ki, şimdi Akp'nin içinde "biz Akp'yiz" dediler diye
farklı bir şey bekleyelim. Her yaptıkları işi fesatla yapanlar, sürekli
dinden bahsediyorlar diye, "vardır bi bildikleri" diyen saflar. Yaşadığınız ülkeyi de analiz edemiyorsunuz madem, din karşılığınızı Akp'de değil, Allah'ta aramalısınız. Bir yazı tura misali iki ihtimal
hedefleyen salatacılar da, ya Akp'yi daha da güçlendiririz ya da
gidişini hızlandırıp, bilumum soyguna sarıgüllerle devam ederiz. Öyle ya
da böyle fark etmez. nasıl ki futbol maçlarını, bahis oranları ve bahis
tutarları belirliyor, biz hâlâ hakemdi stattı birbirimizi yiyoruz. Bu
da çok farklı değil.
Kasa hep kazanırken, bizler hakem yerine Tayyip'i,
oyuncular için de cemaati konuşuyor oluruz. Zerre inisiyatifleri
olmayanları. Kimin inisiyatifi var der iseniz, Merkez Bankası'ndan
başlayınız derim. Bugün ekonomimizin yerlerde sürünmesinin, koskoca
gökdelenler dikilirken, çoğunlukta alacak selahiyet olmamasının baş
sorumlusu Merkez Bankası'dır. O Merkez Bankası ki, paranın üzerine
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası yazamaz, "Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası" yazar. Yani paran aslında senin bile değildir. Almanya ve
Abd'ye kim hesap sora ki, bastıkları dolarlardan, avrolardan. O
bastıklarıyla ekonomimizi şişirişlerinden. Satın aldıkları koltuk
sahiplerinden, koltuklara geçirmek için adam satın almalarından. İşte
onlar bir yandan kuleleri dikerler, çünkü para gani. Ama ülkede
karşılığı? Ne gezer? Al sana enflasyon. Koç'a baskın piyesleri... Koç bu
ülkedeki en derin ve billurlu isim iken, Tüpraş'ı aldığı gibi, %50
akaryakıt vergisi toplamaya başlamışken; aslında meydan okuyor, "satıcı
da benim benden alacaksınız, devlet de benim vergiyi bana ödeyeceksiniz"
diyor.
Sonra biz çıkıp enerji bakanı, ekonomi bakanı falan. Birçoğumuz
bir işi çözemeyen birine, 'senin müdürün yöneticin kim' sorusu
sormuşuzdur. Ama ülkece hâlâ telefonun ucundaki "yetkili" ile işi
çözmeye çalışıyoruz. Belki bir ara çözülür. Almanya, İngiltere, Abd, Fransa ve İtalya'ya ambargo koyan bir yönetim geldiğinde haber veriverin
de gidip üye olayım. Ondan mâdâ boş işler azizim...
Hep dışları da saymak olmaz tabi. Koç dedik ama daha ne koçlar var bu memlekette. Sanarsınız ki dünyanın en iyi insanları. Yüksekte oturmayı severler. Yüksekten bakmayı da severler. Karda yürür izlerini belli etmezler. Adlarına "en büyükler" listesinde bile rastlayamazsınız. O derece gizlenirler. Görüntüde müslümanlardır, ama hak getire.
Bu iç mikraklardan da arınma gerekir. Ama öyle böyle arınma değil.
Bu dediklerim olur mu? Allah dilerse elbet olur ama "o ses türkiye" ve benzeri sürmenaj operasyonlarının reyting listelerinde ilk sıraları çektiği bir ülkede değil. Hep derim Aziz Nesin yüzdeliği eksik vermiş diye. Haydi iyi seyirler o zaman...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Görüş ve düşüncelerinizi küfür, hakaret içermeksizin iletebilirsiniz.