19 Mart 2012 Pazartesi

Avrupa'ya Döşeyeceklermiş

Avrupa’ya Döşeyeceklermiş

Ey İktidar Partisi!
Ey Muhalefet Partileri!
Geçin iktidarınızı, muhalefetinizi!
Sizler bu vatanın insanlarının hayrı için görev başındasınız değil mi?
Sizler bu vatanın insanlarının menfaatlerini ve adaletini savunmak için “yemin içeceksiniz” değil mi?
‘Haydi’ o zaman. TURKTELEKOM da haydi diyor yeni reklamında…
Avrupa’ya döşemeye geldik diyor.
Ve ekliyor Cem Yılmaz.
“Karpatlardan salsana 20 cm!”
Kabloyu döşeyebilmek için 20 cm.’yi, Karpatlar’dan saldırıyor…
Hiç de yadırgamıyorum .
E tabii ki Karpatlardan saldıracak. O cenapta kaldı mı parası Euro “Avro” olmayan?
Zamanında, I. ve II. Dünya Savaşları ile Avrupa’ya kabloyu döşemiş olanlar, şimdi, TURK adı ile, fiber kablolar döşüyorlar Avrupa’ya…
Ey Angela Merkel, ey Nicolas Sarkozy, ey Silvio Berlusconi, ey David Cameron!..
Sizler değil misiniz, yeterince Hıristiyanlaştırmadığınız Türkiye’yi, Avrupa Haçlı Birliği’ne almamak için savaş verenler?..
Haydi versenize aynı savaşı, Türkler bize nasıl olur da fiber optik kablo döşerler diye.
Edemezsiniz! Çünkü sizin, olmayacak olan soyunuzu bile geçindirecek paraları banka hesaplarınıza yatıranlar döşüyor bu kabloları.
Bizde de, Vatan Millet Sakarya nutukları atanlar, badem bıyıklılar, sahte İngiliz Müslümanlar, Sahte Sosyalister, Sahte Ülkücüler, bunların topunu üç kuruşa satın alanlar döşüyor bu kabloları.
Avrupa’ya döşemeye geldik diye reklam filmi çekenler; yıllardır bu millete harcamadığını ödettiriyorlar.
Amiyane de değil, bilakis mevcut tabiriyle, döşüyorlar.
Ama benim iktidarım, benim muhalefetim, benim ülkücüm; milletin hiçbir zaman hayrını düşünmeden, milletin gözünü boyamaya devam etmiyor mu?
Diyebiliyor mu adalet timsali, insancı, halkçı Kemal Kılıçdaroğlu; ben geçici isimim, mevcut projenin beni selpak mendil gibi kullandığı bir organizmayım, aldanmayın ey vatandaşlar!
Diyebiliyor mu Adalet ve Kalkınma Partisi TURKTELEKOM’a, “sen bu milleti aleni soyuyorsun!”.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir hukuk ve demokrasi devleti olduğunu bas bas bağırıyoruz.
Aleyhinde sonuçlanmış bunca davaya rağmen, “sen nasıl olur da bu milleti alenen soymaya devam edebilirsin?...”,
Diyebiliyor mu Milliyetçi Hareket Partisi; “Biz Hilal Kart” projesi ürettik. Ancak fark ettik ki, bu projeden önce, milleti aleni sömüren bir özel kuruluşla görülecek hesabımız var!...”
Hiçbirisi diyemediler.
Diyemezler de…
Yemez.
Türkiye Halkı’nı alenen sömürenlere, devlet erkanı olmalarına rağmen güçleri yetmez.
Ve o hak yiyen firma, aleyhinde açılmış yüzlerce davaya rağmen, kaybettikleri de olmasına rağmen, milletten konuşmasa da, peşinen haracını keser, ve sonra Türk televizyonlarında utanmadan, “akşam 7’den sabah 7’ye bedava “ diye reklam yapar.
Eğer bu ülkeyi yönettiğinize inanmamızı istiyorsanız, bırakın çılgın projeleri, bırakın sanal planları.
Görelim bakalım, adı Türk ile başlayan, bu sahte Türk firma’nın ifadesini alabilecek misiniz?...
Biz biliyoruz zaten kimlerin Türk’lüğü kullandığını. Biz biliyoruz, en güçlü maskenin Türklük maskesi olduğunu benimseyenleri. Biz biliyoruz Müslümanlık maskesine, ülkücülük maskesine bürünenleri…
Ama görelim bakalım, iktidarıyla, muhalefetiyle, toplamında bir şekilde; erken de olsa, % 100’ü bulmuş olanları.
Bu sahte Türk’ün ve tüm sahte Türk’lerin maskelerini düşürebiliyor musunuz?
Hayvancılığımızı öldürüp, kalanlara hayvan ilacı satmaya çalışanların maskelerini düşürebiliyor musunuz?
Doğa’da çözünmesi milyon yıl alacak banka ve kredi kartları üretip de, doğayı koruyor ayaklarına yatan, “kazandırdığı bonuslardan bir miktarı” doğaya aktaranların ifadesini alabiliyor musunuz?
Türkiye’nin doğal güzelliklerini ve doğal kaynaklarını korurmuş gibi görünenlerin, kökende doğayı bizzat çökertirken, “ durun, siz milleti kandırıyorsunuz!” diyebiliyor musunuz?
Nükleer enerjinin, doğru yönetildiğinde, ülke menfaatine olduğunu topluca savunabiliyor musunuz?
Tersini savunanlara, Anavatanlarında hangi enerjinin kullanıldığını sorabiliyor musunuz?
Tabii ki hayır…
Yapamazsınız!
Yaptırmazlar!
Siz Müslüman, Sosyalist, Ülkücü görünümlüler…
Sizler Türk değilsiniz, TURK’sünüz…
Aptal yerine koyulmak, artık “buraya kadar geldi”…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Görüş ve düşüncelerinizi küfür, hakaret içermeksizin iletebilirsiniz.