19 Mart 2012 Pazartesi

Pagan Dünya

Pagan Dünya

 

En azından son 100 yıldır, Paganizm'in dünyayı doğrudan yönettiğini söylesek, çok da yanılmış olmayız sanırım.

Baksanıza bir çevrenize, semavî dediğimiz dinlerin tamamında, adlarına mezhep vesaire denip, cart diye bölünmeler yaşanmış. Teklik üzerine kurulu olan dinler, bir anda çokluk üzerine kurulu dinler haline gelmiş. Herkes kendine göre doğrular tanımlamaya başlamış. Ve ardından bu doğruların doğru olduğunu savunanların takibiyle gelişmiş, büyümüş. Kimse durup da bir dakika bile düşünmemiş. Bir şekilde savunucusu olmuş, ailesinden gelenin...

Bu bölünmeleri bir dış müdahaleye mi bağlamalıyız ya da insanın doğasında olan bozulma eğilimine mi onu net olarak bilemiyorum.

Ancak günümüze baktığımda, bozulma eğiliminin pek tabii ki katkısı olsa da, büyük oranda dış müdahaleye bağlı olduğunu düşünmekteyim.

İslâm, Hıristiyanlık ve Musevilik.

Bu üç semavî din de benzer bir etkiye maruz kalmış durumda.

İçlerinden sadece Kur'an, kıyamete kadar bozulmayacağını garanti ediyor. Diğerlerinde ise, daha çok sonradan gelecek sahte dinlere inanılmaması öğütleniyor. Yazık ki Kur'an, sadece kendisinin bütünlüğünün bozulmayacağını garanti ediyor, İslâm'ın kendisinin bozulmayacağını ise garanti etmiyor.

O nedenledir ki, Katolik Mezhebi, nasıl baskıcı ve zorlayıcı, kısaca "aşırı" ise, İslâm'da da aşırı uçlar belirmeye başlayacaktır son yüzyılda...

Misâl İran.

Görüntüde koyu bir İslâm, yani şeriat uygulayan ülke, aslında doğrudan satanisttir.

Ayetullah kelimesi, Arapça kökenli ve Allah'ın sözü anlamına geliyor. Tıpkı Hıristiyasnların, İsa'ya Allah'ın oğlu, yani Rab demeleri gibi, İran da, bir insanın ağzından çıkanlara, Allah'ın sözü olarak bakıyor. Yani otomatik olarak İslâm dışı kalıyor.

Haç figüründen tutun, bayrağımızdaki ay yıldıza kadar, ülkücülerimizin yaptığı bozkurt işaretine kadar, kurban bayramlarından sonra, kapılara asılan inek kafataslarına, şans getirmesi için medet umduğumuz nala kadar, her şey Paganizm kökenli.

Paganizm çekirdek yapı olarak başta İngiltere olmak üzere, tüm 3 çizgili ve haçlı bayraklara dağılmıştır. Yıldızlı bayrakların tamamı, yönetilen, sömürülen ülkeleri oluşturur. Bunlardan ay da içerenleri, müslüman sömürgelerdir.

Son derece iyi gizlenmiş olan bu yapı, milenyum sonrası, kendisini sıkça lanse etmeye başlamışsa da, beyinler artık bunu kanıksadığından, lanse edilmesi de bir anlam ifade edememektedir.
Tanrı olarak doğrudan gücü, yani parayı seçmiş olan bu öğreti, aslında daha çok şeytana tapmaktadır.

Süleyman'ın cinlerinden, Mad Arab'ın ölü canlandırma yeteneklerine kadar, tümünü ellerinde tuttuklarına inanmaktadırlar. Bu bizar ve hasta ruhlu bakışın verdiği konsantrasyonla da, yer yüzündeki neredeyse her şeyi, kendilerine göre yeniden dizayn etmişlerdir.

Tıpkı eski bir Türkçe'miz ve eski bir İngilizce olması gibi...

İlk başta enerjiyi, milyonlarca insanı öldürmek pahasına ele geçirmek için her şey yapılmıştır.

Başarılı da olunmuştur.

Bunları yaparken, A.B.D. diye, aslında olmayan bir ülke dev paravan olarak kullanılmıştır.

Çünkü gizlenmek aslolandır.

Hitlerin yaptığı Yahudi katliyamı da, pagan olmayan kendince inançlı 'Musevileri' içermekteydi.

Cemaatçilik, mezhepçilik, şeyhçilik gibi kavramlarla da, İslâm, Hıristiyanlık ve Musevilik'ten kat kat fazla bölünmeye maruz kalmıştır.

Ve eğer cemaatinizi, diğer cemaatlerden bir şekilde ayırıyorsanız, siz de İslâm dışı kalmış oluyorsunuz.

Çünkü peygamberin kendisi bile böyle bir güçler ayrılığı ilkesi gütmediyse, cemaat olduğunu savunanların bunu yapması hadlerine olmayacaktır.

Meseleleri, enine boyuna incelemeye gerek kalmadan, sadece temel prensipleriyle çözmek mümkün. Çünkü açık bir şekilde maksatlılar...

Bir şekilde bunlardan birini seçip, güle oynaya yaşayınca demokrat olmuş olmayacaksınız. Meseleyi kökünden halledip, arındırdıktan sonra belki bu mümkün olabilir.

Ancak şu anki koşullarda, ciddi bir şuur yitimi yaşandığından, seçimleriniz size fayda sağlamayacaktır.

Bankalar size eşşek, tavuk, inek de dese, sizler onlara kendinizi sömürtmeye devam edeceksinizdir.

Gözünüzün içine bakarak sizi soyan telekomünikasyon firmalarına hadlerini bildirmeyeceksinizdir.

Sizi resmen eşşek yerine koyan siyasette, seçimler yapmaya devam edeceksinizdir.

"Tek" olup "iyi" olabiliyor musunuz?

Bu size yeterli olacaktır...  


Nurettin Yılmaz Koçak 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Görüş ve düşüncelerinizi küfür, hakaret içermeksizin iletebilirsiniz.