14 Mayıs 2013 Salı

Yemin Tazeleme

Ben şu an çok ama çok merak ediyorum. Geçtiğimiz genel seçim konjonktürü ile geldiğimiz noktadaki siyasi konjonktür arasındaki farkı, "dağlar" kelimesi bile zayıf tanımlar. 

Yemin neydi hatırlayalım:

“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve lâik Cumhuriyet'e ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa'ya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine andiçerim.”

Merak ediyorum, şu anki meclis, hem "güven" tazeleme, hem "kan" tazeleme, hem eleştirilere "tokat" olarak, bu yemini baştan alma cesaretine ve kabiliyetine sahip midir?

Hatırlarsınız, son genel seçim esnası ve sonrasında, bir hayli kaos yine eksik değildi memlekette. Tutuklu vekiller, meclisi boykotlar, sonradan yemin edişler vesaire. Kriz bir şekilde atlatıldı, "tutuklu" vekiller hariç yemin işlemi tamamlandı.

Ama henüz bir sonraki genel seçimler bile gelmeden, ülkenin geldiği nokta ortada.

Şimdi soruyorum, üstteki yemini sırayla tekrar edebilir misiniz?

Edemezseniz eğer, sizler ve o meclis, neyi temsil eder?

Yasama ve yürütme, hangi ideoloji ya da siyasi maksat altında işler?

"Yargıya müdahale edilmemeli" diye bas bas bağıran siyasiler, yargı tarafından Abdullah Öcalan'a verilmiş olan "ağırlaştırılmış müebbet hapise" rağmen, bu hapsin Türk Ceza Kanunu'nda açıkça tanımlanmış infaz şekline rağmen, onunla görüşmek ve bunu "barış ve demokrasi" adına yaptığını söylemek, açık bir şekilde yargıya "müdahale" değil midir?

Hiçbir gerekçe ile, hüküm giymiş bir suçlunun, özellikle de yaşadığı ülkeye baş kaldıran, isyan eden, ordusuna/polisine/halkına kasteden, bir insanı, "barış" konusunda aktör haline getirmek, açıkça terör suçu işlemek değil midir? Belli ki bir tane bile "Cumhuriyet Savcısı" bırakılmamış...

Ağırlaştırılmış müebbet cezası almış bir kişi ile, devletin bekasını belirlerken, geri kalan milyonlarca vatandaşı, temel hak ve özgürlüklerini açık bir şekilde reddeden, baskılayan bir tutum içerisinde kaosa sürüklemek, açık bir şekilde örgütlü terör suçu değil midir?

Tüm bu şuursuz adımların arasında, "süreç" adı altında mesnetsiz ve kifayetsiz bir operasyon yürütürken, ahlaksızca ve şerefsizce öldürülen insanların vebalini, ne idüğü belirsiz bir ülke ve rejimine yıkmak, ne tür bir akl-ı selimdir?

Tüm bunlarla birlikte sahi siz; meclise girerken ettiğiniz yemini;

TAZELEYEBİLİR MİSİNİZ?


Nurettin Yılmaz Koçak 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Görüş ve düşüncelerinizi küfür, hakaret içermeksizin iletebilirsiniz.