Avrupa "Bir" liği
"Birlik: Bağlılık, benzerlik, bağlantı, vahdet. Belli bir topluluğun yararlarını korumak için kurulmuş dernek."
'Hıristiyanlaştıramadıklarımızdan
mısınız?' diye sorarlar insana. Mütemadiyen de bunu soruyorlar aslında.
Evet stratejik konumumuz harika, endüstriyel alt yapının kralı bizde.
İş gücü dersen Avrupa'nın en büyük genç nüfusu bizde. Taptaze bir
milletiz aslında. Domatesimize, hıyarımıza kadar herşeyimiz genetiği
değiştirilmiş organizma oldu amma, birtek insanımızın GDO'sunu yeteri
seviyede değiştiremediler. Ortada mutant bir nesil olduğu kesin. "Aşırı
doz" manüplasyona maruz kalmış mutant bir nesil. Ama yine de bakıyorum
sosyal paylaşım ağlarında, o emo-punk, hard'n'heavy, Lady Gaga gençler,
en ufak bir vatani meselede, ülkücüden ülkücü, milliyetçiden milliyetçi
oluveriyorlar. Bu işin genetik boyutu.
İşin
bir de ekonomik boyutu var. Avrupa Birliği'nin parası, birliğe namzet
ülkemizde, ulusal paramızın iki katı değerle satılıyor. Üretim gücümüz
acınacak boyutlarda. Çok yakında soluduğumuz havayı da ithal edeceğiz.
Anadolu toprakları, tüm Avrupa'ya büyük/küçük baş hayvan satması gereken
konumda iken, biz onları da ithal ediyoruz. Biz Çin'den de ithalat
yapıyoruz. Bir Türk Lirası 4 Çin Yuan'ı ediyor. Asya Birliği'nin
İngiltere'si gibiyiz bir anlamda. İngiltere'si demişken, Çin'de de işler
çoğunlukla $ üzerinden işliyor. Aslında farkedemediğimiz bir dünya
birliği var burada. Kimin eli kimin cebinde belli değil gibi görünüyor
ama fesat düşünmemek lazım. Ordo Ad Chao dememek lazım. Yeni dünya
düzeni ise hiç dememek lazım. Bu gayet "tikir tikir" işleyen bir düzen
artık.
Uyum
yasaları, uyum süreçleri, verilen tarihler, alınan vaadler.
Almayacaksanız, almayacağız deyin kardeşim. Ya hu adamlar kamera
karşısında ciddi ciddi demeç verip, kameralar kapanınca da basıyorlardır
kahkahayı. Ya bizde mi bir idiotluk var yoksa bunlarda mı diye devam
ediyorlardır gülmeye. Zaten aldığımız birşeyi, alın diye diretiyorlar.
Zaten aldık, bu bir birlik ve siz de vasıfsız işçisisiniz birliğin.
Sigortalı, asgari ücretli işçisi. Paranızı daha kazanmadan harcatan
bankalarınız, saatlerce konuştuğunuz beyninizi haşladığınız telefonların
şebeke operatörleri, köklü Türk/müslüman markaları sandığınız dev gıda
şirketleriniz, beyaz eşya üreticisi şirketleriniz, hepsi zaten Avrupa
Birliği'ne bağlı.
Almayacaksanız
almayacağız deyin de, biz de umutlanmayalım. Zira AB'yi vizesiz
seyahat, para biriminin Euro olması gibi durumlardan ibaret olduğunu
sanan insanımız çoğunlukta. Parasının %100 arttığını, sadece pasaportunu
alıp akşam yemeğini Paris'te yiyip biraz alışveriş yapıp geri döndüğünü
, Alman otomobillerine Almanya'daki fiyatlardan sahip olduğunu hayal
eden milletimizi n'olur oyalamayın... Muhafazakar sağcı kanallarımız
bile Hıristiyanlık Propagandası yapar oldu. Siz bizi bizim istediğimiz
şekilde bir alın, sonra biz de elbet sizden almamız gerekenleri alırız.
Şöyle bir dönüp geriye bakın. Hep almamış mıyız?
Nurettin Yılmaz Koçak
Nurettin Yılmaz Koçak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Görüş ve düşüncelerinizi küfür, hakaret içermeksizin iletebilirsiniz.