Hayvani Yardım
Titr’lerimizde bir sorun olduğunu düşünüyorum.
Siyasal Parti, bende siyasilerin bir şeyi kutlamak
için verdikleri partiyi çağrıştırıyor. Bakan kelimesi, çevresinde olup
bitenlere sadece “bakan” olduğunu çağrıştırıyor. Vekil; onu seçen
halkın, sadece izleyici konumunda olmasına, onun soyulmasına ya da
hırsızlığına, veya en kötü ihtimalle ‘reaksiyonsuzluğuna’ vekalet eden
kişi olduğunu…
Durum artık hakareti de aştı. Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk kavramında, yazık ki buna engel olabilecek kanunlar yok.
Öyle ki bu kanunlar, bugün “yerli” dediğimiz ya da yerli sermayeye ve Türkiye’ye hizmet ettiğini düşündüğümüz kurumlara da bulaşmaya muktedir değil.
Hepimiz kredi kartı
kullanırız. Hadi aramızda “Zeitgeist” severler de var diyelim. Kredi
kartından uzak kaldık bir şekilde. Mobil telefon, dijital yayın, ev
telefonu, ev interneti kullanmayan çok az insan kalmıştır sanıyorum.
Baksanıza, üstat Şener Şen bile, “bu devirde evinde internet yok mu”
diye aşağılarcasına soruyor. Üstat bu ne çelişkidir? Çağdaş, laik CHP,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizi kalkındırmakla ilgili seçim
bildirgesini yayınlama eşiğinde. Sen nasıl olur da bu bölgeleri
aşağılarsın. Bak ülkemizin gelişmiş yönetici adayları ve yöneticileri,
henüz o bölgelerin evlerine su ve elektrik götürme projeleri yapıyorlar.
Onlara insanca yaşamı sağlama yolunda hızla ilerliyorlar. TURKTELEKOM
nerden buluyor bu cüreti? Mümkünlüde her şey mümkün sizlere nasıl olsa…
Hazır seçim üstü… Sorsanıza hesabını!
Bu devirde evinde internet yok mu diyenler, ‘bu devirde geçinecek paran yok mu, elini yüzünü yıkayacak suyun yok mu, evine gidecek yolun yok mu’ diye de sorsalar ya?...
Türkiye Halkı
vefakardır. Sizler henüz 2011 itibariyle, Doğu ve Güneydoğu
bölgelerimizi kalkındırma ayaklarına yatarken, GAP, BOP, cart curt
derken, bu millet yıllardır, sıla hasreti ve ölüm ihtimali pahasına, o
bölgelere, öğretmen, asker, polis, doktor veya herhangi bir memur olarak
gitmeye erinmemiştir. Sizler bunu olağan üstü görüp onlara üç-beş arpa
daha vermeyi hak görseniz de görmeseniz de, onlar bunu yapmayı, hem
çalışma aşkları hem ekmek paralarını kazanma uğruna zul bilmemişlerdir.
Hep gitmişlerdir. Kıymeti ne denli bilinmiştir o ayrı konu. Yardımsa
yardım, destekse destek. Can pahası bu! Hanginiz cesaret ediyor canı
pahasına? Kelime oyunları serbest ne de olsa. Salla sallayabildiğin
kadar. Siz değil misiniz, dış mihrakların örgüt kurmasına müsaade eden?
Siz değil misiniz kutuplaşmaya neden olan? “Kürt sorunu” gibi ahlaksızca
ötekileştirme cümlesini ağızlarına yakıştıran? O milleti özgürlük ve
toprak vaadiyle kandırıp, yıllardır, her nevi suça iştirak etmesine
müsaade eden? İnsani yardımınızı bekliyor onlar. Önce sosyolojik ve
bilişsel olarak. Oraya İncil ve Tevratlarıyla birlikte Dolarları,
onların da yanında bonus olarak kalaşnikofları ve kışkırtıcılığı
dağıtanlar var. İlk yardım konunuz bu olsun. Fitili ateşlemek kadar
kolay şey yok Türkiye’de. Bakkaldan alacağın bir çakmağa bakıyor bu
günlerde. Mert olun. İnsani yardım yapın.
Günümüz Türkiye’sinde hala malı
götüren TÜRK titrli firmalar, reklamlarında, doğulu öğretmen
karakterini oynatıp, reklam müziğine de Kenan Doğulu’yu koyuyorlar…
Akılları sıra zekice reklam stratejisi olarak benimsiyorlar,
benimsetiyorlar. Bunlar, bizlerin algılarına pis tırnaklarıyla dokunmaya
çalışan ucuz pagan cadılarından öteye gidememişlerdir henüz…
Türkiye Halkı’nın
iliklerini sömürenler, bu milletin başına her an aynı şeyin gelebilme
ihtimalini aldırmadan, göz ardı ederek, milletten insani yardım
bekliyorlar. Libya, Filistin, Mısır vs… Evet bu ülkelerdeki insanlar
gerçekten de yardıma muhtaçlar. Ancak bizler de en az onlar kadar
yardıma muhtacız. Şu an “hala evinizde internet yok mu” diye soran
cibilliyetsizlerin arasında yaşasak da, onlar bizlere, bizler de onlara
muhtacız. Ancak bu muhtaçlık, ‘ne koparsak kardır” diyen zihniyetin
işine yaramamalı. Nato da kimmiş deyip de, binlerce masum insanın canına
kastedildikten sonra çark eden zihniyetin kırıntılarını toplayan
“insani yardımcılara” pabuç bırakmayın. İnsani yardımın kralı önce bize
lazım. Önceki yazılarımdan birinde zikretmiştim; her koyun kendi
bacağından asılır… Bu demek değildir ki çevrenizde olup bitenlere
kayıtsız kalın.
İnsani
yardım diye ön plana çıkanlar, insaniyetsizliğe ilk göz yumanlardır. Ve
emin olun ki yardımla uzaktan yakından ilişkileri yoktur. Dünyanın
herhangi bir coğrafyasında zor duruma düşen toplumlar, bu yardımcıların
sermayelerinden sadece birisidir. Ve bugün sizin vicdanınızı ve
merhametinizi sömürmeye çalışanlar, aslında sizin her şeyinizi sömürmek
üzere görev başında olanlardır.
İnsani
yardım kelimelerini telaffuz edenler, gidin Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi’ni basın, özgürlük, demokrasi yaygaralarını koparanlardan
hesabınızı sorun, bu milleti 40 yıldır “aleni” olarak soyanlara hesap
sorun. Yeri geldiğinde 11 Eylül saldırılarındaki gibi, kendi milletine
bile değer vermeyip öldürebilen, Filistin’de de, maaşını ve tüm sosyal
haklarını zaten İsrail’den almakta olan Filistin halkının da aynı
metotlarla öldürülüyor olduğunun hesabını sorun.
İnsani
yardımı yapmaya bizim gücümüz yetmiyor. Çünkü insani yardıma muhtaç,
aldanan, soyulan, sömürülen bir halkız. Yardım isteyerek de adam
soymayın!
Bunu da sizlere yapılmış bir hayvani yardım olarak görün!...
Nurettin Yılmaz Koçak
Nurettin Yılmaz Koçak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Görüş ve düşüncelerinizi küfür, hakaret içermeksizin iletebilirsiniz.