Kardinalin Ordusu
BBC bir yazı yayımlamış…
‘İlham verici mi Sinsi mi?’
Tabii ki sinsi…
Ülkemiz, kendi gibi bildiklerinin peşinden koşan ‘zavallılarla’ dolu.
‘İmamın
Ordusu’ diye bir galeyan başlattılar. Durun da bir düşünün. İmamlık
böyle mi olur? Ordu kavramı ile özdeştirdiğiniz şey gerçekten imam
mıdır? İmam nedir? İslam dininin usul ve esaslarını, öncelikle Kur’an
sonra da Sünnet ile birleştirip, dinsel anlamda yönlendiriyor ve
destekliyor olduğu insanları “ yanları başında” durarak Allah rızası
için öğreten kişi…
Nitekim İmam, hiçbir özgür vatandaşı zora koşmaz. Zorla namaza çağırmaz. Zorla herhangi bir dini vecibeyi yerine
getirmesi için diretmez. Osmanlı’daki İmamlar da bu düsturu
uygulamaktaydılar. İslam dinine mensup olmayan kişiler, özgürce
ibadetlerini yerine getirebiliyorlardı. Ya da sadece özgür de
olabiliyorlardı. Çünkü kökende İslam, özgürlüğü öngörmekteydi. Kimse
baskı ve zulümle bir şeye zorlanamazdı…
‘İranlaşıyor
muyuz’ diye soranlar, İran’da uygulanıyor olan yönetim sisteminin
İslam’la uzaktan yakından ilgili olmadığını da bilmeliler. Orada şeriat
diye geçen yönetim sistemi ve Ayetullahlık kavramları, tamamen İncil ve
Tevrat’ı esas alarak üretilmiş, aslında olmayan kavramlar. Tamamen yoz,
tamamen uydurma ve zorlayıcı.
Şimdilerde Osmanlı’nın uyguluyor olduğu sistemleri övmek de riskli.
Çünkü malum, ülkemizin karşı karşıya kaldığı yeni oyun “Sahte Osmanlı”…
Şimdilerde
çokça şişirilen Osmanlıcılığı, yok edilmiş olan tarihimizi, nasıl olsa
net olarak araştırma şansımız yok diye, Osmanlı diye bizlere sunuyorlar…
Brezilya dizileri gibi izliyoruz…
İslam
dinini, terörizmle, baskıcılıkla, adam kayırmacılıkla özdeştirenler,
kısa vadede, sahte Osmanlı’yı bu ülkeye adapte etmeye çalışan kişiler…
İmamlık
kavramını, Tesettürü, Allah’ın adını, dini yaşam tarzını benimsemiş
insanları önce tiksinilecek birkaç kavrammış gibi gösterip, ardından
zaten içi boşalmış, hiçbir faydası görülmemiş olan eski rejimin, ilk
doğduğu andan bile daha güçlü hale gelmesini hedeflemekteler.
Aslında
bu, öyle çok yönlü bir oyun ki, ülke vatandaşları her nereye kaçarsa
kaçsın, kayıp yıllar geçirme ve her zaman kaybetme kontratına imza atmış
olacaklar. Bu kaçınılmaz.
İslam’ı
benimsediğini düşünen kişiler, dünyanın dört bir yanına dağılmış
sistemiyle son derece güçlenmiş olan Kardinal’in, yarın bir gün “İSA
Peygamber geldi, şükürler olsun
onu tekrar gönderene” tarzı bir dua ettiğinde, ona biat edecek ve
inanacaklardır. İslam’ı benimsemiş olduğunu düşünen insanlar, alt
yapısını Harun Yahya, Cübbeli Ahmet Hoca gibilerin eliyle kurduğu
sisteme, hiç farkında olmadan yenik düşecek ve imanlarını ellerinden
kaybedeceklerdir.
Çünkü kökende bu proje, Kardinal ve Ordusu tarafından yürütülen, Vatikan kaynaklı bir projedir.
Hadi bundan sıyrıldık diyelim. Bunu bir şekilde saf dışı bıraktık.
Üstte de açıkladığım
gibi, bu tek yönlü bir proje değildir. Diyalektik üzerinden projeler
üreten, bu anlamda da insan hayatının ve algılarının derinliklerini
kullanan dış mihraklar, tersini seçtiğimizde de bizleri kontrol etmenin
yöntemini çoktan üretmişlerdir.
Zıtlık olarak baktığımızda, karşımızda, İslam ve dini esas almayan özgür yaşam tarzı gibi iki kutup var.
Bu iki zıtlık
kavramını da savunan siyasi iradelerin tamamı kardinale hizmet ediyor.
Yani bizlerin bunlardan birine tepki gösterirken, diğerini kendimize
yakın bulmamız, hiçbir şey ifade etmiyor. Sizler hangisinden yana
olursanız olun, yine tuzağa düşmüş oluyorsunuz.
Zaten
kutuplaşarak, kafadan tuzağa düşmüş oluyorsunuz. Düşmanlarımız
düzenlerini kaosla sağlıyorlar. Ve bizler bu kaosun baş işçileri
oluyoruz. Hiçbir şey kazanmıyoruz. Her geçen gün daha da kaybediyoruz.
İslam’ı
seçmiş ve benimsemiş olanlar bırakın seçsin ve özgürce yaşasın. Bu
dışında herhangi bir şeyi seçmiş olan da özgürce yaşasın.
Kapı
komşunuzun nasıl bir hayatı benimsediğini derinlemesine biliyor musunuz
da, TV’den seyrettiğiniz yaşam tarzlarını bu kadar
siyasileştiriyorsunuz?
Kapı
komşusunu da geçtim, kendi ailenizde, kalplerde neye sempati
duyulduğunu, neler düşünüldüğünü çözdünüz mü de, gözünüze sokuluyor olan
kutuplaşmalarla siyasi irade geliştiriyorsunuz…
Ağzından
her Allah çıkanı düşman, dinsel yaşam tarzından uzak özgür insanları
düşman görüp, sizler hangi orduya hizmet etmiş oluyorsunuz?
Bir kukla yönetmek bile son derece zor ve zanaat gerektiren bir iştir.
İnsanımızı sadece görsel ve yazılı medya ile yönetebilen,Kardinal’in kuklalarını yürekten kutluyorum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Görüş ve düşüncelerinizi küfür, hakaret içermeksizin iletebilirsiniz.