19 Mart 2012 Pazartesi

Kardinalin Ordusu

Kardinalin Ordusu


BBC bir yazı yayımlamış…
İlham verici mi Sinsi mi?’
Tabii ki sinsi…
Ülkemiz, kendi gibi bildiklerinin peşinden koşan ‘zavallılarla’ dolu.
İmamın Ordusu’ diye bir galeyan başlattılar. Durun da bir düşünün. İmamlık böyle mi olur? Ordu kavramı ile özdeştirdiğiniz şey gerçekten imam mıdır? İmam nedir? İslam dininin usul ve esaslarını, öncelikle Kur’an sonra da Sünnet ile birleştirip, dinsel anlamda yönlendiriyor ve destekliyor olduğu insanları “ yanları başında” durarak Allah rızası için öğreten  kişi…
Nitekim İmam, hiçbir özgür vatandaşı zora koşmaz. Zorla namaza çağırmaz. Zorla herhangi bir dini vecibeyi  yerine getirmesi için diretmez. Osmanlı’daki İmamlar da bu düsturu uygulamaktaydılar. İslam dinine mensup olmayan kişiler, özgürce ibadetlerini yerine getirebiliyorlardı. Ya da sadece özgür de olabiliyorlardı. Çünkü kökende İslam, özgürlüğü öngörmekteydi. Kimse baskı ve zulümle bir şeye zorlanamazdı…
İranlaşıyor muyuz’ diye soranlar, İran’da uygulanıyor olan yönetim sisteminin İslam’la uzaktan yakından ilgili olmadığını da bilmeliler. Orada şeriat diye geçen yönetim sistemi ve Ayetullahlık kavramları, tamamen İncil ve Tevrat’ı esas alarak üretilmiş, aslında olmayan kavramlar. Tamamen yoz, tamamen uydurma ve zorlayıcı.
Şimdilerde Osmanlı’nın uyguluyor olduğu sistemleri övmek de riskli.
Çünkü malum, ülkemizin karşı karşıya kaldığı yeni oyun “Sahte Osmanlı”…
Şimdilerde çokça şişirilen Osmanlıcılığı, yok edilmiş olan tarihimizi, nasıl olsa net olarak araştırma şansımız yok diye, Osmanlı diye bizlere sunuyorlar… Brezilya dizileri gibi izliyoruz…
İslam dinini, terörizmle, baskıcılıkla, adam kayırmacılıkla özdeştirenler, kısa vadede, sahte Osmanlı’yı bu ülkeye adapte etmeye çalışan kişiler…
İmamlık kavramını, Tesettürü, Allah’ın adını, dini yaşam tarzını benimsemiş insanları önce tiksinilecek birkaç kavrammış gibi gösterip, ardından zaten içi boşalmış, hiçbir faydası görülmemiş olan eski rejimin, ilk doğduğu andan bile daha güçlü hale gelmesini hedeflemekteler.
Aslında bu, öyle çok yönlü bir oyun ki, ülke vatandaşları her nereye kaçarsa kaçsın, kayıp yıllar geçirme ve her zaman kaybetme kontratına imza atmış olacaklar. Bu kaçınılmaz.
İslam’ı benimsediğini düşünen kişiler, dünyanın dört bir yanına dağılmış sistemiyle son derece güçlenmiş olan Kardinal’in, yarın bir gün “İSA Peygamber geldi,  şükürler olsun onu tekrar gönderene” tarzı bir dua ettiğinde, ona biat edecek ve inanacaklardır. İslam’ı benimsemiş olduğunu düşünen insanlar, alt yapısını Harun Yahya, Cübbeli Ahmet Hoca gibilerin eliyle kurduğu sisteme, hiç farkında olmadan yenik düşecek ve imanlarını ellerinden kaybedeceklerdir.
Çünkü kökende bu proje, Kardinal ve Ordusu tarafından yürütülen, Vatikan kaynaklı bir projedir.
Hadi bundan sıyrıldık diyelim. Bunu bir şekilde saf dışı bıraktık.
Üstte de açıkladığım gibi, bu tek yönlü bir proje değildir. Diyalektik üzerinden projeler üreten, bu anlamda da insan hayatının ve algılarının derinliklerini kullanan dış mihraklar, tersini seçtiğimizde de bizleri kontrol etmenin yöntemini çoktan üretmişlerdir.
Zıtlık olarak baktığımızda, karşımızda, İslam ve dini esas almayan özgür yaşam tarzı gibi iki kutup var.
Bu iki zıtlık kavramını da savunan siyasi iradelerin tamamı kardinale hizmet ediyor. Yani bizlerin bunlardan birine tepki gösterirken, diğerini kendimize yakın bulmamız, hiçbir şey ifade etmiyor. Sizler hangisinden yana olursanız olun, yine tuzağa düşmüş oluyorsunuz.
Zaten kutuplaşarak, kafadan tuzağa düşmüş oluyorsunuz. Düşmanlarımız düzenlerini kaosla sağlıyorlar. Ve bizler bu kaosun baş işçileri oluyoruz. Hiçbir şey kazanmıyoruz. Her geçen gün daha da kaybediyoruz.
İslam’ı seçmiş ve benimsemiş olanlar bırakın seçsin ve özgürce yaşasın. Bu dışında herhangi bir şeyi seçmiş olan da özgürce yaşasın.
Kapı komşunuzun nasıl bir hayatı benimsediğini derinlemesine biliyor musunuz da, TV’den seyrettiğiniz yaşam tarzlarını bu kadar siyasileştiriyorsunuz?
Kapı komşusunu da geçtim, kendi ailenizde, kalplerde neye sempati duyulduğunu, neler düşünüldüğünü çözdünüz mü de, gözünüze sokuluyor olan kutuplaşmalarla siyasi irade geliştiriyorsunuz…
Ağzından her Allah çıkanı düşman, dinsel yaşam tarzından uzak özgür insanları düşman görüp, sizler hangi orduya hizmet etmiş oluyorsunuz?
Bir kukla yönetmek bile son derece zor ve zanaat gerektiren bir iştir.
İnsanımızı sadece görsel ve yazılı medya ile yönetebilen,Kardinal’in kuklalarını yürekten kutluyorum…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Görüş ve düşüncelerinizi küfür, hakaret içermeksizin iletebilirsiniz.